İnsan vücudunun tüm yükünü 33 adet, omur adı verilen kemik taşır. Bu omurların oluşturduğu vücudun ana iskeletine ise omurga adı verilmektedir. Sağlıklı bir insanda omurgalar baş ve ayak hizasında bir çizgi üzerinde düz şekilde yerleşmiştir. Yine insanoğlunun duruşuna bağlı olarak omurga bel ve baş bölgesinde hafifçe eğri içeriye doğru, kuyruk ve sırt bölgesinde ise hafifçe dışarıya doğru eğimlidir. Bu anlamda sağlıklı bir bireyin omurgası sağa ya da sola doğru eğimli değildir. Ancak çocukluk çağından ergenliğe geçişte omurga sağlığı etkilenebilmektedir. Eğer duruş bozuklukları söz konusuysa omurga eğri gelişebilir. Çocukluk döneminde omurganın yapısı her yıl değişir ve gelişir. Bu nedenle çocukluk çağı omurga hastalıkları ile ilgili koruyucu önlemler almak büyük önem taşımaktadır.
Çocukluk Çağı Omurga Hastalıkları Nelerdir?
Çocukluk çağında duruş bozukluklarına bağlı olarak karşılaşılan omurga hastalıklarının başında “skolyoz” olarak da tabir edilen, omurganın arkadan bakıldığında C ya da S şeklinde olması durumu gelmektedir. Normal ve sağlıklı omurgada omurlar arkadan bakıldığında yukarıdan aşağıya doğru düz bir hat biçimindedir. Ancak skolyozda ise, omurlar sağa ya da sola doğru yer değiştirir ve kendi eksenleri etrafında dönerler. Kızlar ve erkeklerde eşit oranda rastlanılan bu omurga hastalığı, kız çocuklarında daha hızlı ilerler. Yine ergenliğe geçiş dönemi, skolyozdaki büyümenin en hızlı olduğu dönemdir. Bu dönemde eğriliğin derecesi hızlı ilerler ve ergenlik sonrası dönemde ilerleme durur.
Çocukluk çağı omurga hastalıkları arasında omurga enfeksiyonları da yer almaktadır. Omurga enfeksiyonları, çocuklarda yetişkinlere oranla daha nadir görülür. Enfeksiyon, omurganın kemik yapısını, omuriliğin etrafını ve disk adı verilen aradaki yastıkçıkları tutabilir. Ancak çocuklarda daha çok disklere tutunduğu söylenebilir. Çocuklarda omurga enfeksiyonlarının tedavisinde ise antibiyotik kullanılır ve hastalık genellikle kısa süre içerisinde kontrol altına alınır.
Tüm bunların yanında çocukluk döneminde omurga tümörleri de görülebilir. Boyun ve bel bölgesinde ağrı ile kendisini gösteren tümörler, kol ve bacaklarda uyuşmaya neden olabilir. İyi huylu tümörler gözlem, kötü huylu tümörler ise kemoterapi ve radyoterapi ile tedavi edilir. Ancak kötü huylu tümörler genellikle tespit edildikleri anda cerrahi tedavi tercih edilmektedir.