Bel fıtığı nedir?
Bel fıtığı omurlar arsında yer alan, yastık görevi görerek hem hareketlerimiz esnasında oluşan şokları absorbe eden hem de omurga kolonunun hareketli olmasını sağlayan kıkırdak yapıların bozularak bütünlüğünü kaybetmesi olarak tanımlanabilir (resim 1).
Bel fıtığı kimlerde görülür?
Toplumda yüzde 1 ile 3 oranında görülmektedir. Daha çok 25 40 yaşları arasında karşılaşılmakla beraber hemen her yaş grubunda görülebilir. Adolesan çağ hariç erken çocukluk yaşlarında ise görülmez.
Fıtıklar bel ve boyun bölgesinde nadiren de sırt bölgesinde oluşurlar.
Ağır işlerde çalışanlar, ani ve uygunsuz pozisyonda ağır kaldıranlarda, sürekli ağırlık taşıyanlarda, uzun süre oturarak çalışanlarda, sigara içicilerde, düzensiz beslenen ve aşırı kilolu kişilerde bel fıtığı gelişebilir. Bazen de genetik yapı itibari ile belli yaşlarda bel fıtıkları oluşabilmektedir.
Bel fıtığında bulgular nelerdir?
Bütünlüğü bozulan disk olarak adlandırılan, kıkırdak yastıkların barçaları sinir ve omurilik üzerinde baskı sıkışmaya yol açtığında ise belirti ve bulgular ortaya çıkar.
Bel fıtığı oluştuğunda bulgular fıtığın oluştuğu seviyeye göre belirti vermektedir. Bilindiği üzere 5 adet bel omuru vardır ve bu omurların yan pencerelerinden biri sağ biri sol olmak üzere iki adet sinir kökü çıkmaktadır (Resim 2). Bu köklerden hangileri sıkışır ise bulgularda ona göre oluşacaktır. Örneğin L4\L5 seviyesinde bir fıtıklaşma halinde diz altından bacak iç ön kısmına yayılan ağrı, ayak bileği kaldırma hareketinde zorluk bazen ayak parmaklarının yukarı doğru kaldırılmasında zorluk olabilir.
Ancak genel olarak bel fıtıklarında bulgular, kalça ve bacaklarda, ayak bileği, ayak, ayak parmaklarında uyuşma, ağrı, güç kaybı, daha şiddetli fıtıklarda kısmi felç oluşması, idrar yapma fonksiyonlarının bozulması, cinsel disfonksiyon gibi bulgular ile karşılaşılır. Bu bulguların ilerleyici olması ve kısa sürede gelişip kısmi felçlere yol açması durumunda acil cerrahi müdahale gerekir.
Bel fıtığında tedavi nasıl yapılır?
Acil cerrahi gerektiren durumlar hariç bel fıtığı tedavisi fizik tedavi ile yapılabilir. Fizik tedavi yanında hareket ve yaşam şekli modifikasyonları gibi yöntemler ile hastaların çoğunda iyi sonuç alınabilmektedir.
Fizik tedavi ile sonuç alınamayan hastalarda ve acil durumlarda ise cerrahi tedavi gereklidir.
Açık cerrahi, mikrocerrahi ve endoskopik cerrahi olarak üç farklı cerrahi yöntemi vardır.
Açık cerrahi ve mikrocerrahi başarı oranları literatürde yüzde 65 ile yüzde 96 gibi çok değişik oranlarda verilmektedir. Ancak mikrocerrahi ile başarı oranı yüzde 90 üzerinde olup endoskopik cerrahi ile benzerlik göstermektedir.
Mikrocerrahi mikroskop kullanılarak yaklaşık 2-3 cm büyüklüğünde yapılan kesiler ile yapılmakla beraber halk arasında bilinenin aksine KAPALI değil AÇIK cerrahiler içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle operasyon bölgesinde kas ve bağ dokusu hasarı zaruridir.
Endoskopik cerrahi ise hasta açısında daha konforlu olup cerrahi sonuçları oldukça iyidir. Erken işe dönme erken günlük yaşama dönme avantajları mevcuttur.
Endoskopik cerrahide cerrahi alanda daha az hasar oluştuğu için yeniden oluşabilecek fıtıklaşma durumunda revizyon ameliyatı daha kolay olmaktadır.
Cerrahilerin hepsinde benzer komplikasyonlar gelişebilmekle beraber endoskopik cerrahide komplikasyon görülme oranı oldukça düşüktür. Yara yerinde iltihap oluşması, sinir hasarı oluşması, omurilik zarı yırtılması gibi komplikasyonlar düşük oranlarda da olsa karşılaşılabilecek komplikasyonlar arasındadır.